Aklın bilgiye aç olduğu fikri, Antikitede ulaşılmış bir düşünce olmakla birlikte ömrü uzun, belki de sonsuz sınırları olan bir davranış olagelmiştir. Fakat, kaçırılmaması gereken en hassas nokta şudur; kendi evlatlarını yiyen Kronos’u çığırından çıkaran şey de bilme arzusundan doğar. Bu hırs aynı zamanda Kronos’un da sonunu hazırlar: Anlamı yakalama edimi, ne kadar kavranabilir bir şeymiş gibi kendini gösterse de tam aksine çok yönlü ilişkiler kurmayı, özümsemeyi dahası tahlil ve tenkit becerisini şart koşar. Kısacası aceleci kararlar ya da yargılar Kronos’un açlığına dönüşmeye meyilli kaygan bir zemin hazırlar. Bu yüzdendir ki; yanılgılara düşerek geçmişe dönük düzeltmeler yapıldığı ya da çelişkili fikirler ortaya atıldığı yaygın görülen bir durum olmaktadır.